Çocukluğun ve Oyuncaklarım

 ÇOCUKLUĞUM VE OYUNCAKLARIM

El ayak çekilmeye başlayınca bu derin iniltili sahte gülüşlü yalancı kalabalıklı kentten, kalırsın baş başa bir sen, bir yalnızlığın, birde hep yarım hep eksik hissilerin. Yaktığın sigara bile senin gibidir biraz acı biraz kederli yanar. Sonra bir şarkı tutturursun ya da geliverir aklına..Zaman Mekan İnsan ve Çelişkiler çerçevesine bakmadan dalar gidersin hasretlerin özlemlerin kaldığı yere çocukluğuna bir ikindi vaktinin hasretidir.

Çocukluğumdan buyana hiç zevkli bir oyun oynamadım akranlarım oyun oynarken ben çayırda bayırda hayvan otlatıyordum. En güzel kuzu otlatmayı ben yapıyordum her kes hayran kalırdı. yaşıma rağmen yetişkinler bile benim gibi anlamıyorlardı. Oysa ben anlamam gereken çocukluk oyunlarından hiç anlamıyordum. Çocukluğumun en hasret kaldığım o ikindi vakti gölgeyle güneşin yarı yarıya yer değiştirmiş ve kadınların da işlerini bitirmiş birkaç tanesi bir araya gelmiş o güzelim evlerin önünde oturup sohbete ve çaya dalarken çocuklarında orada etraflarında hemen bir oyun kurup oynamaları şimdi bile aklıma geldikçe o anların özlemi ve hasreti beni benden alır götürür.

 

Sonbahar düşmüş yüreğime

Yaramaz bir sessizlik

Sessiz bir çığlık

Ağlamaklı bir geçmişin hıçkırıkları

Aslında zaman zaman onlara katıldığım oluyordu tabi hasta veya mazeretli olarak evde kaldığım zamanlar. Ama fazla zaman geçmeden kendimi oyunun dışında buluyordum Kuraları bilmediğim için hata yapıyordum. Hata yapmak yenilginin sebebi ve dışarıda kalmamım gereğiydi. Bazen hemen oyunun dışında kalırken bazen de dünya kadar hata yapıyordum ama oyunun dışında kalmıyordum tam tersine teşvik ediliyordum oyuna hatalarım görmezden geliniyordu çünkü bana mecburdular oyuncu eksikliğinden kurtarıyordum

Aslında her şeyde gerçekten kural olmalımı olmamalımı hala bilmiyorum “Kaidesiz kuralsız bir yaşam mı” yoksa “Ciddi bir yaşamı yani yaşamın uğuruna ölecek kadar sevmek mi” Aslında hangisine hayat bulma imkânı verilirse mi yoksa yine kuralar işimize geldiği gibi bir yaşamı bilmiyorum. Bildiğim bir şey var An olur dalarım anıların en derin anlarına Zaman Mekân İnsan ve Çelişkiler evet Çelişkilerin bir kanser gibi sardığı duygular hisler hevesler ne kadar tat vere bilir  “Sevginin tehdide, Tehdidin nefrete dönüştüğü bir yaşamda hangi oyunun kuralı kadar ağır gelebilir ………….

Bir çocuk kadar masum

Bir idamlık kadar suçlu

Hangi yürek, vicdan, düşünce, anlayış

Hangi tartı dürüştçe tartabilir…………………………..

O çocukluk dönemlerim aklıma geldikçe hep o anları hatırlarım

hiç bilmezdim özlemlerin bu kadar tatlı bu kadar masum derin yaralar açacağını ……..

16/05/2006  ERÇEK

Fesih YORULMAZ

Yorumlar

  • Yazının Tarihi: 26 Kasım 2014
  • Yazar: Fesih
  • Yazarın bu yazısı 3390 defa okundu.
  • Bu Yazıyı Sosyal Medyada Paylaş:
  • Googleda Paylaş
  • Twitterda Paylaş
  • Facebookta Paylaş
Anahtar Kelime:

Bir Yorum Yazın

Başkanlarımız

Image Map

Sosyal Yardımlar

Ziyaretçi Sayacı

3624588